Yargılamada açıklık

Duruşmalarda izleyici sınırlaması kişilerin adalete erişimini engelleyen ve Anayasa ve yasalarımızda belirtilen açıklık-aleniyet ilkesine aykırı bir önlemdir. Adil yargılama hakkını etkiler.

Arapçadan dilimize geçiş yapmış olan Aleni sözcüğünün karşılığı açıklıktır.

Türkçe kelimenin sonuna bazı ekler getirilerek yeni sözcükler türetilebilen bir dildir. Bu bağlamda “aleni” sözcüğü esas alınarak türetilen bazı kavramlar; aleniyet, alenilik ve alenileşme olarak sıralanmaktadır. Yine TDK’ na göre:

Aleniyet: Açıklık.

Alenilik: Açık olma, ortada olma ve aleni olma durumu.

Alenileşme: Herkes tarafından bilinir bir duruma gelme, demektir.

Anayasamızın 141. maddesinde; “Mahkemelerdeki duruşmalar herkese açıktır, duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir” denilmektedir.

Maddenin gerekçesinde ise,” Duruşmaların açık olması yargılamanın tarafsızlığının etkin bir teminatıdır. Bu açıklık, kamuoyunda ve ilgililerin gönüllerinde huzur ve güven sağlar. İnsan tabiatı gereği en çok gördüğüne inanır. Bu itibarla duruşmaların açık olması ilgililerin inanç beslemesi açısından gerekli, hatta zorunludur” denilmektedir.

Ceza Muhakemeleri Usul Kanununun 182. maddesinde “Duruşma herkese açıktır” denilerek ayrıksı haller dışında tüm duruşmaları herkesin izleyebileceği hükme bağlandığı gibi, aynı maddenin 3. Fıkrasında “…hüküm açık duruşmada açıklanır” denilerek kararlarında herkes önünde okunması gerektiği bildirilmektedir.

Hukuk Usul Muhakemeleri Kanununun 28. maddesi “Duruşmalar ve kararların bildirilmesi alenidir” diyerek aleniyet ilkesini hüküm altına almaktadır. Diğer usul yasalarımızda da aynı ilke yer almaktadır.

Korona virüsü döneminde Adalet Bakanlığı tarafından mahkemelerde uygulanmak üzere, kamu çıkarları gerekçe gösterilerek; “Adalet Hizmetlerinde Koronavirüs Tedbirleri Kapsamında Yeni Çalışma Esasları Kılavuzu” adı altında bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Konumuzla ilgili olarak bu düzenlemelerden ikisinde:

1- Duruşma düzeninin sağlanması mahkeme başkanı veya hâkimin görevi dahilinde olduğundan, sosyal mesafenin korunması amacıyla adliyelerde bulunan duruşma salonlarında 4 m²’ye 1 kişi düşecek şekilde yeteri kadar katılımcıyla duruşmaların yapılması konusunda mahkeme başkanı veya hâkimler tarafından belirli tedbirler alınmalıdır (Mahkemelere İlişkin Alınacak Tedbirler-6).

2-Duruşmalara katılmak için bekleyen kişi yoğunluğunun azaltılması amacıyla; duruşma salonlarının kullanımının gün içerisinde sabah ve öğleden sonra dahil olmak üzere haftanın her gününe yayılmasının sağlanması için komisyon başkanlıkları tarafından gerekli düzenlemeler yapılmalıdır (Mahkemelere İlişkin Alınacak Tedbirler-7) 

Denilmekteydi.

İşte bu düzenlemelere dayanılarak özellikle duruşmalara taraf olmayan kişiler hatta stajyer avukatlar bile alınmıyordu.

Ancak Haziran 2021 tarihinde yayımlanan COVID-19 salgınında normalleşme tedbirlerini içeren genelge yürürlükten kaldırıldı. Normalleşme sürecinde Sağlık Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulu’nun alacağı tedbirler uygulanacağına ilişkin Karar, Resmî Gazete’de yayımlandı.

Fakat normalleşmenin başlamasına karşın halen bazı mahkemelerin duruşma salonu kapılarında duyuru başlığı altında; “Mahkeme salonunun küçük olması nedeniyle, metrekareye düşecek kişi sayısı dikkate alınarak, duruşmalara taraflar dışında stajyer avukatlar da dahil olmak üzere izleyici kabul edilmeyeceği hususunda hem tarafınızın hem de kamu sağlığının korunması amacıyla gerekli hassasiyetin gösterilmesi önemle rica edilir” uyarıları mevcuttur. Bir mahkemenin duruşma solonu kapısına aynı konuda asılan uyarıda ise “izleyici” yerine “seyirci” sözcüğü kullanılmış.

Görüldüğü gibi yasada belirtilen gizlilik kararları alınabileceği haller dışında duruşma salonuna izleyici alınmamasında gösterilen nedenlerden biri olan “mahkeme salonunun” küçük olması soyut olarak belirtilmekte, uygulaması da bir ölçüte dayanmamaktadır.

Duruşmalarda izleyici sınırlaması kişilerin adalete erişimini engelleyen ve Anayasa ve yasalarımızda belirtilen açıklık-aleniyet ilkesine de aykırı bir önlemdir. Bu önlem Korana virüsü dönemi için kabul edilebilinir ancak gelinen aşamada sürdürülmesi adil yargılama hakkını da etkiler. Davayla ilgili insanların huzur ve güveni de etkilenir.

Ayrıca böyle bir uygulama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde belirtilen adil yargılanma hakkına da aykırıdır.

Olağanüstü sayılan dönemler için alınan geçici önlemlerin sürdürülebilir kalıcı önlemlere dönüştürülmeleri hak arama özgürlüğüne onarılamaz zararlar verir.

*E. İstanbul Hâkimi

Kaynak: https://www.gazeteduvar.com.tr/yargilamada-aciklik-haber-1583050