Belediye başkanı olmak

Belediye başkanı olmak  

Yerel yönetimin sunacağı hizmetleri yerine getirmesi için merkezi yönetimin yapacağı katkılar Anayasa ve yasalarda belirlenmiştir. Halk istediği ise dürüst, hukukun gücüne inanan, çalışkan bir başkan.

Seçimlere çok az bir zaman kaldı. Heyecan dorukta. Yıllardır özlemini duyduğumuz düzeyli siyaset yapma bu seçimlerde de umduğumuz, beklediğimiz düzeye ulaşamayacak gibi. Kamuoyu önceki dönem liderlerini mumla arıyor.

Birçok seçimde yazarların köşelerinde yer verdikleri bir reklam afişini sizinle paylaşmak istedim.

Tüm basına dağıtılan bu reklam afişinde sandığa yürüyen eli kolu bağlı bir belediye başkan adayı görülüyor ve resmin altına “eli kolu bağlı bir başkan ister misiniz” diye yazılmış.

Aslında bu duyuru bir bakıma “Benim partime oy vermezseniz, seçtiğiniz belediye başkanının elini kolunu bağlarız, çalışamaz hale getiririz” anlamında yorumlanıyordu.

Bu reklam afişine karşı ana muhalefet partisi Sosyal Halkçı Parti (SHP) ise “süpürün gitsinler” sav sözü ile karşılık vermişti.

Yanılmıyorsam o seçimlerde SHP ayrıca limon sıkan bir el afişi de hazırladı. Bu afişte de “limon gibi sıkacağız” diye bir not vardı.

İşte bu uyarının yapıldığı dönemde, 1983 seçimlerinde halkın yüzde 45 oyunu alıp tek başına hükumeti kuran Anavatan Partisi seçimde büyük oy kaybına uğramış, oy oranı yüzde 21.75’e düşmüş ve Malatya dışında belediyeleri Doğru Yol Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçı Parti kazanmıştı.

Aslında bu tür bir bakıma halkın iradesini ipotek altına alma girişimleri Anavatan partisine ve lideri Turgut Özal’a yabancı değildi. Çünkü Turgut Özal ve partisi de benzeri bir uyarı ile karşı karşıya kalmış ve fakat uyarı ters tepmişti.

12 Eylül 1980 darbesi sonrası Turgut Sunalp liderliğinde kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi’ni (MDP) darbeyi yapan askeri kesim destekliyordu.

Rahmetli Turgut Özal 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan Bülent Ulusu Hükümetinde ekonomik işlerden sorumlu Başbakan yardımcısı görevine getirildi, ancak 1982 yılında istifa ederek görevinden ayrıldı. 20 Mayıs 1983’te Anavatan Partisini (ANAP) kurdu.

Turgut Özal’ın kampanya döneminde “Askeri hükümet döneminde bütün yapılanları kendisinin yaptığı” şeklindeki sözlerine sinirlenen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, genel seçimlerden iki gün önce, 4 Kasım 1983 tarihinde yaptığı konuşmada MDP’ye destek istedi.

Ayrıca Evren, Turgut Özal’ı eleştiren bir konuşma yaptı ve konuşmasında Özal’ı “Sözüne güvenilmez” olarak adlandırdı. Evren’in bu konuşmasının, ANAP’ı mağdur durumuna düşürdüğü, genel seçimlerde ANAP’ın lehine yansıdığı şeklinde görüşler vardır ve 6 Kasım’da yapılan genel seçimi ANAP’ın kazanmasının nedenleri arasında Kenan Evren’in konuşmasının önemli bir etken olduğu kabul edilmektedir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Hatay İlçe Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı” demişti. Bu konuşma muhalefet partilerinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Hatta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “Seçime 1 ay kaldı diye sözüm ona milleti korkutacak. Bu ifadeler hafife alınacak ifadeler değil, tıbbın konusu ifadeler. Depremzedelerin önünde, sırf kendilerini seçmediler diye yardım götürmediğini itiraf etti. Bu tür davranışları toplumun vicdanına bırakıyorum” dedi.

Aslında burada tartışılması gereken devletin yapılanmasında esas olan kurallardır. Anayasamıza göre üniter devlet kuralı esas olup bu yapı içinde “merkeziyetçilik” ve “yerinden yönetim” ile birlikte yönetimin bütünlüğü sağlanır.

Yerinden yönetimi merkeziyetçi yönetim gözetler ve denetler.

Zaten bu konuda Anayasamızın 123. Maddesinde:

“İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzel kişiliği, kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur” denilmektedir.

İşte bu ilkelerden hareket edersek yerel yönetimin halka sunacağı hizmetleri yerine getirmek için merkezi yönetimin yapacağı katkıların Anayasa ve yasalarda belirlenmiş olduğu sonucuna varılır.

Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre halk öncelikle dürüst, hukukun gücüne inanan, çalışkan, kendi içinden olan ve güvenilir olan kişilerin belediye başkanı olmasını istiyor.

Şimdi yerel seçimlerin yapılacağı 31 Mart günü akşamını sabırsızlıkla bekliyoruz.

İzzet Doğan

Emekli İstanbul Hakimi